Yapılan bilimsel araştırmalarda affetmenin, kişinin bedeni üzerinde çok belirgin rahatlamalar sağladığı açıkça gözlemlenmiştir. Birisine veya bir olaya duyduğunuz kızgınlığı, öfkeyi, o kişiyi affetmediğiniz sürece, içinizde kor bir ateş gibi taşırsınız. Bu ateşle karşı tarafı değil, sadece kendinizi yakarsınız. Çünkü öfkenin de kızgınlığın da kaynağı sizsiniz. Kaynak kendi içinde kavrulur durur. Affettiğinizde karşı tarafı yüceltip, ona hediye verdiğinizi düşünmeyin. Sadece kendinizi öfkeden arındırır, özgürleştirirsiniz. Karşı tarafın, sizin onu affettiğinizi bilmesine bile gerek yok, kendi içinizde ve kendiniz için affetmeniz yeter.
Affedememenin, kızgın olmanın beden üzerindeki fiziksel tepkimeleri:
– Mide ağrısı, sırt ağrısı, uykusuzluk,
– Kortizol hormonu seviyesini artırarak bağışıklık sistemini zayıflatması, kilo alımını desteklemesi,
– şeker hastalığı, yüksek tansiyon hastalığı,
– Psikolojik baskının artmasıyla, kalp basıncının da artması.
Tüm bunların pek çok hastalık riskini getirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Artık bilim insanlarından sık sık duyuyorsunuz, olumsuz düşünce ve duyguların bedenlerimizdeki yansımasının hastalıklar olduğu belirtiliyor. Peki, bütün bunları bile bile neden affetmek bu kadar zor geliyor? Acaba AFFEDiNCE KENDiNiZE HAKSIZLIK ETTiĞiNiZi, KARşI TARAFA DA JEST YAPTIĞINIZI MI DÜşÜNÜYORUNUZ?
Hayır! Tam tersi, haklı olduğunuz halde kendinize zarar vererek haksızlık ediyorsunuz. Başkası için nasıl bir duygu besliyorsanız, nasıl kelimeler telaffuz ediyorsanız aynısını kendi içinize de yolluyorsunuz. Tam bu noktada Alber Einstein’ın bir sözü aklıma geliyor: “insanoğlu ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar ona geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu.” Karşı tarafa söyledikleriniz, duyduğunuz öfke, nefret ya da kızgınlık duygusu sizden çıkıp gitmiyor, bağlantısı hep sizde kalıyor, içinizde zehirli bir sarmaşık gibi büyüyerek hücrelerinizi ele geçiriyor. Karşı taraf için söylediğimiz, düşündüğümüz her şey bilinçaltımız tarafından hapsediliyor. Ne yaparsak kendimize yapıyoruz aslında. Bir çeşit içsel intihar gibi bir şey…
Eğer hâlâ affedemediğiniz kişiler ya da olaylar varsa bugün şöyle bir egzersiz yapmanızı tavsiye ederim: Sakin bir yere gidin ve gözlerinizi kapatın. Aşağıdaki soruların cevaplarını zihinsel olarak yaşayın. Zihninizle görün, duyun, hissedin:
– Eğer o kişiyi affetmiş olsaydınız ya da o kişiyle böyle bir sorununuz artık olmasaydı hayatınız nasıl olurdu?
– şu an ne yapıyor olurdunuz?
– Kendinizi nasıl hissediyor olurdunuz?
– Kendinizi o kişi veya olaydan özgürleştirmiş olma duygusu nasıl olurdu?
Bütün bu soruların cevaplarını yaşayarak deneyimleyin. Affetmeye hazır olmayabilirisiniz ya da “istiyorum ama yapamıyorum” diyebilirsiniz; ama en azından kendinize bu egzersizi yapma izni verirseniz, büyük bir adım atmış olursunuz.
ikinci adım: Artık affetmenin size iyi geleceğine inandıysanız, kendinizi bu olumsuz duygu ve düşüncelerden arındırarak özgür bırakmak istiyorsanız zihinsel olarak affetme egzersizine geçebilirsiniz:
Kollarınız iki yanda açık, ayaklarınız yere paralel bir şekilde rahatça uzanın. Derin ve yavaş nefes alarak tüm kaslarınızı gevşetin. Bedeniniz gevşedikçe zihniniz de gevşeyecektir. Affetmek istediğiniz kişinin önünüzde, tam karşınızda durduğunu ve öylece size baktığını hayal edin. O kişiyi ayrıntılarıyla görün net bir şekilde. Ve hazır olduğunuzda ona şunları söyleyin:
“Sen de benim gibi yaşamaya çalışan bir insansın. Beni incittiğinde kendin için en iyi olan seçeneğini kullanıyordun. Ben de bir şekilde senin beni incitmene izin vermiş olmalıyım ki bunu bana yapabildin. Senin de kendi korkuların, kendi nedenlerin vardı, haklı olduğuna inanıyordun. Bana yaptıklarından hoşlanmayabilirim; ama artık seni anlayabiliyorum. Sen de belki kendini korumaya çalışıyordun veya yaptıklarının o an için doğru olduğunu sanıyordun. Seni onaylamıyor, kabul etmiyor olabilirim; ancak artık seni affedebilirim. Geçmişi üzerimden bir elbise gibi çıkarıp atabilirim, artık yeni bir sayfa açabilirim. Artık ‘şimdi’ benim kontrolümde ve ben seni affederek ruhumu, zihnimi özgürleştirmeyi seçiyorum. Seni affediyorum, seni kendi yaptıkların, düşüncelerin ve inançlarınla baş başa bırakıyorum.” (Biraz sessiz kalarak ona bakmaya devam edin ve tekrar “seni affediyorum, bende yarattığın duygularla beraber gitmene izin veriyorum” deyin. Ve o kişinin görüntüsünü yavaş yavaş kendinizden uzaklaştırın. Gökyüzüne giderek küçülsün, görüntü küçüldükçe öfke ve kin duygunuzun da azaldığını bedeninizin rahatladığını hissedin.
Bu egzersizi birkaç kere yaptığınızda giderek öfke, nefret gibi duygularınızın azaldığını fark edeceksiniz. Tamamen affedebildiğiniz an bedeninizde bir rahatlama, yaşam kalitenizde bir enerji yükselmesi fark edeceksiniz.
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu