Çocuklarımızı yetiştirirken hem öğreniriz, hem öğretiriz. Bir anne baba için yenilenme şansıdır çocuk. Çocuklarımızla daha iyi iletişim kurmayı öğrenmek, öncelikle kendimizle ve eşimizle iletişim kurmayı öğretir bize. işte hepimizin kullanabileceği birkaç anahtar:
1) Ben dili: Çocuğunuza duygularınızı dile getirirken "ben dili" kullanırsanız ona suçluluk duygusu vermemiş olursunuz. "SEN beni üzüyorsun, SEN beni kızdırıyorsun" yerine "BEN üzülüyorum, BEN kızıyorum" dil kalıbını kullanarak duygularınızı ifade etmeniz çok daha doğru olacaktır.
2) Çocuğunuzu başka bir çocuk ile kıyaslamak, çocuğunuzu reddetmek anlamına gelir. Ebeveynin ne anlatmak istediği kadar çocuğun ne anlayacağı da çok önemlidir. "Bak Nehir ne güzel yemeğini yiyor, sen de yesene" demek Nehir'i onayladığınız, çocuğunuzu da onaylamadığınız anlamını taşır. Size eşiniz "Bak Mehmet'in eşi ne güzel yemek yapıyor'' dese ne hissederdiniz?
3) Çocuğunuzla, onun göz hizasına denk gelecek şekilde boyunuzu ayarlayarak ve dokunarak konuşmayı başlatmak uyumu yakalamanıza ve çocuğunuzun dikkatini toplamasına yardımcı olacaktır. Karşınıza (anneniz bile olsa ) sizin 2-3 katınız büyüklükte birisi çıksa rahatça konuşup, onu dikkatli dinleyebilir miydiniz? Unutmayın ki çocukların sağlıklı gelişebilmesi için sevgi kadar değer verilmeye de ihtiyaçları vardır. Onlarla iletişim kurarken, gerekirse dizlerimizin üzerinde durarak bedensel eşitliği sağlamak, çocuklarımıza kendilerini değerli hissettirir.
4) Çocuklarınıza duygularınızı söylerken net olun. Onların algısının nerede olduğundan ve çıkarımlarından emin olamazsınız. "Ben üzülüyorum", "canım sıkkın" derken sebebini net olarak açıklayın, çünkü çocuklar sizin aklınıza bile gelmeyecek bağlantılar kurup durumdan çok farklı sonuçlar çıkarabilirler.
5) Çocuklarınızı olumsuz davranışlarını dile getirirken genellemeler yapmayın. HER ZAMAN, HEP, HiÇ, ASLA gibi evrensel genellemeler istenmeyen davranışı daha da kökleştirir. "HiÇ ödevini yapmıyorsun, HER ZAMAN kardeşine vuruyorsun, HEP bağırıyorsun" demek, istenmeyen davranışın zamanla çocuğun bilinçaltı tarafından onaylanmasını sağlar. Dikkati istenmeyen davranışa çekmek, üstelik bir de evrensel bir genelleme yapmak, o davranışı kaçınılmaz kılar. Odak istenen davranışa çekilmeli. "Daha yavaş konuşabilirsin, daha nazik olabilirsin, kitap okuyabilirsin" gibi olumlu ifadeler zamanla kabul görecektir.
6) Çocuğunuz size bir şeyler anlatırken onun yanlışını değil, doğrularını bulmaya odaklanın ve bunları dile getirin. Kullandığı kelimelerden çok, çocuğunuzun içinde bulunduğu duygu durumunu fark etmeye çalışın. Eğer onun içinde bulunduğu duygu durumunu yakalarsanız, çocuğunuzu çok daha iyi anlar ve daha iyi iletişim kurarsınız. Zaten çocuğunuz büyük bir ihtimalle size yanlışını bulun ya da akıl verin diye bir şey anlatmaz. Duygularını paylaşmak için anlatır. Eğer ebeveyn tarafından bu ihtiyaç karşılanmazsa, zamanla çocuk anlatmayı ve iletişin kurmayı kesecektir.
7) Konuşurken işin içine "AMA" girdiğinde, ama'dan önceki her şey silinip atılır. "Ödevini doğru yapmışsın; ama yazın pek iyi olmamış" gibi bir cümlede bütün odak, yazının pek iyi olmadığı kısmındadır. "Ödevini doğru yapmışsın" övgüsü beyin tarafından silinir. Bundan dolayı özellikle övgülerle, eleştirileri aynı cümle içinde kullanmamakta fayda var. Çocuğunuz tarafından iyi yapılan bir işi, bir davranışı sadece iyi kısmıyla dile getirin. Düzeltmeleri başka bir zaman, olumlu dil kalıplarını kullanarak yapın. ("Yazın pek iyi olmamış" yerine "daha iyi yazabilirsin değil mi?" kalıbını kullanmaya özen gösterin.)
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu