Bazen Seçimleriniz Bazen de Reddettikleriniz Kariyerinizi Belirler yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Bazen Seçimleriniz Bazen de Reddettikleriniz Kariyerinizi Belirler yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>İŞTE MUTLU SON yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Güzel bir iş ortaya çıkarmak istiyorsanız işin sırrı, işinize odaklanmanızdadır. Tabii ki işle ilgili gerekli donanıma sahip olduğunuzu varsayarak söylüyorum bunu… 🙂 Yaptığınız işe odaklanıyorsanız o işi çok daha güzel yaparsınız. Bu da aynı bilgi ve beceriye sahip olan insanların neden farklı sonuçlar aldığını açıklar. Hani bir deyim vardır: “Eli işte gözü dışarıda” işte eliniz işinizde, aklınız başka bir yerde olursa ortaya çıkan sonuç da pek bir şeye benzemez. Bir işi yaparken aklınız, kalbiniz ve emeğiniz aynı noktaya odaklanırsa harika sonuçlar elde edersiniz. Yaratıcılığınızı da devreye soktuğunuz için fark yaratabilirsiniz.
Peki, nasıl odaklanacaksınız, tam olarak nereye odaklanacaksınız?
Cevap: Sonuca, mutlu sona… 🙂 Hani o masallardan bildiğimiz mutlu sona…
işini seven, ruhunu, kalbini, zihnini, emeğini koyan, başarılı insanların kendiliğinden bunu yaptığı gibi… Geçenlerde Bodrum Gümüşlük’te Koyunbaba mevkiinde Ehlikeyif adında küçük, şirin bir restorana gittim. Harika yemekler yapan bir yer. Yalnız eli biraz ağır 🙂 Önceden pek hazırlık yapmıyor, taze taze servis yapmayı seviyor anlaşılan. Neden restoranın adını “ehlikeyif” koyduğunu anlamamak mümkün değil… 🙂
Yaptığı tüm yemekler, mükemmel… Yakup Ustaya “işin sırrı ne” diye sordum. “Sen içeride bu yemekleri hazırlarken hangi ruh halindesin, ne düşünüyorsun, içinde olup biten nedir” diye sordum. Cevap tam da beklediğim gibiydi: “Ben yemekleri yaparken şu anda bu yemeklerin bu şekilde sizin masanızda olduğunu ve sizlerin keyif almış yüz ifadelerini görüyorum, içimde bunun bana vermiş olacağı mutluluğu, zevki hissediyorum” dedi. Yakup Usta, doğal NLP yapıyordu. Zihnini mutlu sona programlıyor, zihnine elde etmek istediği sonucu hem gösteriyor hem de hissettiriyordu. Bütünsel olarak işinin ona getireceği sonucu hayal ederek, kendini akışın içine bırakıp bilinçaltının tüm yaratıcığıyla çalışmasına izin veriyordu. Bu da onun yaptığı işte fark yaratmasını sağlıyordu. Bu yemek güzel olur mu, beğenirler mi gibi hiç bir endişe duymuyordu. Açık mutfak olduğu için çalışırken Yakup Ustayı gözlemleme şansım olmuştu. Gerçekten de beden dili kendisinin yaptığı işe nasıl odaklandığını yansıtıyordu. Eli, kalbi, aklı tamamen bir noktada, mutlu sona odaklanmış, işini mükemmel yapıyordu.
Evet, bir işi iyi yapmak için gerekli bilgi beceriye ve donanıma sahip olmak önemli. Peki, ama neden aynı özelliklere sahip kişiler her zaman aynı sonucu, aynı başarıyı elde edemiyor? işte bu yüzden, sorular, şüpheler, endişeler, akıl karışıklıkları dengeyi bozuyor.
Tabii ki öncelikle sevdiğiniz bir işi yapıyor olmanız önemli, sonra yeteri kadar bilgi ve tecrübe. Fark yaratmak ve mutlu son için ihtiyacınız olan ise zihni sonuca programlamak… 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
Yaşam Koçu ve NLP uzmanı
İŞTE MUTLU SON yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Yanlış Meslek Seçimi Sizi Hasta ve Mutsuz Yapabilir yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Kendisi için en doğru işi bulmayı başarmış insanlar, işlerini severler, işleriyle eğlenirler, yaratıcılıklarını kullanır ve hayat doyumlarını artırırlar.
Bazı insanlar sosyal ilişkiler için, bazıları para için, bazıları da yaratmak için çalışır. Toplumumuzda meslek seçimleri genelde günün mesleğine, aile işine ya da parasına göre seçilmektedir. Çok az kişi kendi hayalindeki işi ya da kişiliğine, ruhuna uygun tatmin edici işi yapmaktadır.
şimdi, size "siz işinizden ne kadar mutlusunuz, dünyaya bir daha gelseniz yine aynı işi mi yaparsınız ?" diye sorsam, çoğunluk "hayır" diyecektir. Zaten ruhuna, zevkine, yeteneğine göre iş bulunur diye bir şey öğretilmedi kimseye. Hatta hâlâ meslek arayışı içinde olan pek çok gence, ebeveynleri tarafından aynı muamele yapılmakta. Zamanın gözde mesleğini seç ki para kazanabilesin, iş bulabilesin ya da baba mesleğini miras al… (işsizlik var ne bulursan yap, devlete kapağı at gibi.) Böyle yönlendirmeler, topluma daha fazla korkak ve mutsuz insan pompalamaktan başka bir işe yaramaz. Zaten memlekette iş tatmini olmayan, işinde başarısız ve mutsuz olan yeteri kadar insan var.
Bir de madalyonun öteki yüzüne bakacak olursak, acaba sizi mutlu edecek, yeteneklerinizi kullanabileceğiniz, değerlerinize ve ruhunuza hitap eden işin ne olduğunu biliyor musunuz? Bunu bilmeniz için kendinizi çok iyi tanımanız gerekiyor. Pek çok insan iş tatminsizliğini fark eder; ancak ne yapmak istediğini, hangi işte daha başarılı olacağını bilemediği için işinde mutsuz olarak çalışmaya devam eder. Hatta yaptığı işte neden mutsuz olduğunu da tam olarak bilememektedir. Gerçekten, hiç farkında olmadığınız sizi başarısız, mutsuz ya da hasta yapan sebepleriniz vardır. Bir bilseniz kim bilir neler değişecek hayatınızda. Örneğin, dini inançlarına göre paradan para kazanmayı haksız kazanç olarak bilinçaltında tutan birisinin, bankacılık mesleğinde başarılı ya da mutlu olması mümkün değildir. Çünkü değerleriyle, inançlarıyla çelişen bir iş yapmanın rahatsızlığı içindedir. Farkında olmadan bu çalışma hayatı kişinin özel hayatına da mutsuzluk getirir. Ya da bedensel zekâsı yüksek, dokunsal duyuları gelişmiş bir insan masa başı, teknoloji ağırlıklı işlerde mutsuz olacaktır. Gününün büyük bölümünü tatminsiz ve stresli geçiren bir insanın işinde yükselmesi ve yaşamdan haz alması pek mümkün olmayacaktır.
içselleştirilmeden yapılan meslekler zamanla kişiyi hasta eder. işe gitmek istemediğiniz için sık sık hasta olursunuz, üretemediğiniz için hasta olursunuz, başarılı olamadığınız için hasta olursunuz, yükselemediğiniz için hasta olursunuz, tatminsiz olduğunuz için hasta olursunuz…
Aklınıza "Bu yaştan sonra mesleğimi nasıl değiştiririm ki?" gibi sorular geliyorsa, durumunuzu umutsuz, geç kalınmış bir vaka gibi görüyorsanız size şunu söylemek isterim: Muhakkak her durum şu an olduğundan bir üst kademeye taşınabilir. Gerçekten daha sağlıklı, daha mutlu olmak istiyorsanız, hayatınızın geri kalanından daha fazla zevk almak istiyorsanız bunu yapabilirsiniz. Ben 40 yaşında ingilizce öğrenen, 55 yaşında meslek değiştirerek beş yıl sonra zengin olan, 42 yaşında üniversite kazanıp okuyan, kariyerlerini doruk noktasında bırakıp tamamen farklı bir iş alanına yönelen ve bundan büyük haz alan insanlar tanıdım. (Bunlar gibi iş hayatlarını değiştirerek başarılı olduğunu duyduğum, okuduğum insanların sayısı bitmez, onları yazmıyorum bile. Çevrenize dikkatlice bakarsanız siz de mutlaka benzer hikâyeler görürsünüz.)
Eğer hayatınızda böylesine kayda değer bir değişiklik yapmanın size katacağı değerin farkındaysanız işe önce kendinizi daha iyi tanımakla başlayabilirsiniz. Tam olarak yeteneklerinizin, özelliklerinizin farkına varın. Size nelerin mutluluk verdiğini, hayata bakış açınızı, zevklerinizi tekrar hatırlayın. Belki biraz çocukluk döneminizi hatırlamak faydalı olur 🙂 Kendinizi iyi tanıdığınıza inanıyor ve hangi işin sizi mutlu edeceğini biliyorsanız, o zaman bu işi önce hobi olarak görüp küçük bir adım atabilirsiniz. En azından işin zevkini, size vereceği tatmini deneyimleme fırsatınız olur.
Unutmayın ki mutluluk ve sağlık hiç kimseye verilmeyecek, hepimiz kendimiz yaratacağız. Kaynak içimizde, ulaşıp kullanacağız.
Sevgiyle ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
Yanlış Meslek Seçimi Sizi Hasta ve Mutsuz Yapabilir yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Parasızlık, Sağlığı Bozuyor yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Siz de böyle düşünüyorsanız okumaya devam edin, yok böyle düşünmüyorsanız böyle düşünen bir tanıdığınızla paylaşırsınız bu yazıyı.
Hak ettiği parayı kazanamadığını düşünen bir insan, sürekli aklından bu düşünceyi geçiriyorsa, etrafındaki insanlarla da bunu durmadan paylaşıyorsa ne yapıyor oluyor biliyor musunuz?
Bu düşünceyi inanç haline getiriyor, kazanamadığı miktarı önce düşünce bazında sonra da somut halde tamamen yok ediyor. Hakkını alamama düşüncesi kişiyi hasta ediyor. Kendini çok daha fazla mutsuz ve olumsuz duygular içine sürüklüyor.
Böyle bir durumda işe yarar daha olumlu bir bakış açısı ne olabilir?
Eğer gerçekten iyi olduğunuza inanıyorsanız sorun yok. Bir sonraki adım şu an alamadığınız paranın evren bankasında sizin için bir yerlerde birikiyor olduğuna ve bir gün size geleceğine inanmaktır. Böylelikle şu an size gelemeyen parayı kayıp olarak görmez, var olarak görmeye başlarsınız. Aylar ya da yıllar sonra emeklerinizin karşılığının toplu olarak gelebilme şansını yaratırsınız. Aksi düşüncede bütün enerjinizi yeteri kadar kazanamamaya koymuş oluyorsunuz. Düşünceniz “para yok, para az” anlamına geliyor. Ve inançlarınız kendini gerçekleştirmek üzere harekete geçiyor. Peki, istediğiniz bu mu? Tabi ki değil. O zaman olumlu düşüncelere odaklanmak, bakış açınızı değiştirmek size daha iyi gelecektir.
Emeklerinizin, bilginizin, eğitiminizin bir gün size fazlasıyla döneceğine inanmak her şeyden önce size kendinizi iyi hissettirir. Sonrasında da bilinçaltınızda oluşan bu inanç, kendini gerçekleştirmek üzere bir algı alanı yaratır. Ve hiç tahmin etmediğiniz, yeni bol kazançlı işlere yelken açabilirsiniz. Bu sene alamadıklarınızı gelecek günlerde, yıllarda alabilirsiniz.
Hayatımızda memnun olmadığımız bir durum varsa o durumla ilgili düşüncemizin ne olduğuna bakmak bize çok şey öğretir. istenmeyen sonucun karşısında duran düşünceyi değiştirmek, sonucu da değiştirir. Bunun için de önce düşünce ve inançlarımızın ne olduğunun farkında olmalıyız.
Bugünkü örnekte olduğu gibi… Eğer hak ettiği parayı kazanamadığına inanan birisi bu düşünceyle devam ederse bir ömür boyu aynı sonucu almaya devam edecektir. O zaman ne yapıyoruz? Bu düşüncemizi değiştiriyoruz! 🙂
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
Parasızlık, Sağlığı Bozuyor yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>iş ve Sağlık yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Hayatta bu kadar büyük bir yer işgal eden çalışma alanı, bireyin kişiliğine, değerlerine ve ruhuna hitap etmiyorsa mutsuzluk ve hastalık getirir. Kişinin yaptığı işten memnun olmaması, hastalıklara karşı direncini düşürür, anksiyete seviyesini yükseltir, depresyona yol açar ve yaşam tadını kaçırır.
Kendisi için en doğru işi bulmayı başarmış insanlar, işlerini severler, işleriyle eğlenirler, yaratıcılıklarını kullanır ve hayat doyumlarını artırırlar.
Bazı insanlar sosyal ilişkiler için, bazıları para için, bazıları da yaratmak için çalışır. Toplumumuzda meslek seçimleri genelde günün mesleğine, aile işine ya da paraya göre seçilmektedir. Çok az kişi kendi hayalindeki işi ya da kişiliğine, ruhuna uygun, tatmin edici işi yapmaktadır.
şimdi size sorsam "siz işinizden ne kadar mutlusunuz, dünyaya bir daha gelseniz yine aynı işi mi yaparsınız?" diye, çoğunluk "hayır" diyecektir. Zaten ruhuna, zevkine, yeteneğine göre iş bulunur diye bir şey öğretilmedi kimseye. Hatta hâlâ meslek arayışı içinde olan pek çok gence, ebeveynleri tarafından aynı öğütler veriliyor. Zamanın gözde mesleğini seç ki para kazanabilesin, iş bulabilesin ya da baba mesleğini miras al…(işsizlik var ne bulursan yap, devlete kapağı at gibi…) Böyle yönlendirmeler yapmak, toplumdaki çekingen ve mutsuz insan sayısını artırmaktan başka bir işe yaramaz. Zaten memlekette iş tatmini olmayan, işinde başarısız ve mutsuz olan yeteri kadar insan var.
Bir de madalyonun öteki yüzüne bakalım, acaba sizi mutlu edecek, yeteneklerinizi kullanabileceğiniz, değerlerinize ve ruhunuza hitap eden işin ne olduğunu biliyor musunuz? Bunu bilmeniz için kendinizi çok iyi tanımanız gerekiyor. Çoğu kişi iş tatminsizliğini fark eder; ancak ne yapmak istediğini, hangi işte daha başarılı olacağını bilemediği için işinde mutsuz bir halde çalışmaya devam eder. Hatta yaptığı işte neden mutsuz olduğunu tam olarak bilememektedir. Gerçekten, fark etmeseniz de sizi başarısız, mutsuz ya da hasta yapan sebepleriniz vardır. Bir bilseniz kim bilir neler değişecek hayatınızda? Örneğin dini inançları gereği paradan para kazanmayı haksız kazanç olarak bilinçaltında tutan birisinin, bankacılık mesleğinde başarılı ya da mutlu olması mümkün değildir. Çünkü değerleriyle, inançlarıyla çelişen bir iş yapmanın rahatsızlığı içindedir. Farkında olmadan bu çalışma hayatı kişinin özel hayatına da mutsuzluk getirir. Ya da bedensel zekâsı yüksek, dokunsal duyuları gelişmiş bir insan masa başı, teknoloji ağırlıklı işlerde mutsuz olacaktır. Gününün büyük bölümünü tatminsiz ve stresli geçiren bir insanın işinde yükselmesi ve yaşamdan haz alması pek mümkün olmayacaktır.
içselleştirilmeden yapılan meslekler zamanla kişiyi hasta eder. işe gitmek istemediğiniz için sık sık hasta olursunuz, üretemediğiniz için hasta olursunuz, başarılı olamadığınız için hasta olursunuz, yükselemediğiniz için hasta olursunuz, tatminsiz olduğunuz için hasta olursunuz…
Aklınıza "Bu vakitten sonra mesleğimi nasıl değiştiririm ki" gibi sorular geliyorsa, durumunuzu umutsuz, geç kalınmış bir vaka gibi görüyorsanız size şunu söylemek isterim: Mutlaka her durum şu an olduğundan bir üst kademeye taşınabilir. Gerçekten daha sağlıklı, daha mutlu olmak istiyorsanız, hayatınızın geri kalanından daha fazla zevk almak istiyorsanız bunu yapabilirsiniz. Ben 40 yaşında ingilizce öğrenen, 55 yaşında meslek değiştirerek beş yıl sonra zengin olan, 42 yaşında üniversite kazanıp okuyan, kariyerlerini doruk noktasında bırakıp tamamen farklı bir iş alanına yönelen ve bundan da büyük haz alan insanlar tanıdım. (iş hayatlarını değiştirmiş ve başarmış olduğunu duyduğum, okuduğum insanların sayısı bitmez, onları yazmıyorum bile. Çevrenize dikkatlice bakarsanız siz de mutlaka benzer gerçek hikâyeler görürsünüz…)
Eğer hayatınızda böylesine kayda değer bir değişiklik yapmanın hayatınıza katacağı değerin farkındaysanız işe önce kendinizi daha iyi tanımakla başlayabilirsiniz. Tam olarak yeteneklerinizin, özelliklerinizin farkına varın. Size nelerin mutluluk verdiğini, hayata bakış açınızı, zevklerinizi tekrar hatırlayın. Belki çocukluk döneminizi hatırlamak faydalı olur 🙂 Kendinizi iyi tanıdığınıza inanıyor ve hangi işin sizi mutlu edeceğini biliyorsanız, o zaman da bu işi önce hobi gibi görüp küçük bir adım atabilirsiniz. En azından işin zevkini, size vereceği tatmini deneyimleme fırsatınız olur.
Unutmayın ki mutluluk ve sağlık hiç kimseye verilmeyecek, hepimiz kendimiz yaratacağız. Kaynak içimizde, ulaşıp kullanacağız.
Sevgiyle ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
iş ve Sağlık yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>iş Bulmak istiyorsanız, iş Bulmuş Gibi Yapın! yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Yüksek sesle ya da sessizce aklınızdan böyle düşünceler geçiyor mu? Cevabınız “EVET” ise size bir soru sormak isterim:
Siz işe başladığınızda zihinsel, duygusal, bedensel, ruhsal durumunuz, giyiminiz, aktiviteleriniz, hayata bakışınız iyi olacaksa, keyfiniz, gücünüz yerine gelecek, pozitif olacaksanız demek ki şimdi öyle değilsiniz. Yani şu an, olumsuz bir ruh hali içindesiniz, bakımsız, enerjisi düşük, geç kalkan, düzensiz, keyifsiz, endişe içinde olan birisiniz. Peki, o zaman, iş size niye gelsin? iş sizi neden seçsin? Neden sabahları geç kalkan, giyimine, bakımına özen göstermeyen birini seçsin? iş neden olumsuz ruh hali içinde olan birini, kendini dağıtmış birini seçsin? iş neden iş bulamamaktan korkan birini seçsin?
Tabii ki iş böyle bir durum içinde yaşayan insanı seçmeyecektir, hadi yanlışlıkla seçti diyelim, en kısa sürede terk edecektir. istediğiniz işle ilgili yeteri kadar eğitim ve beceriniz olsa bile iş ararken işsiz bir insan gibi davranmanız ve olumsuz duygular içinde olmanız her gün sizi biraz daha işsizliğe sürükler. Çünkü evrene yaydığınız frekans işsizlik, düzensizlik, pasifliktir. iş frekansına girebilmek için işe sahipmiş gibi yaşamalısınız.
Mesela düzenli yatıp, düzenli kalkın. Benzer işlerde çalışanlarla irtibata geçin, onları iş yerlerinde ziyaret edin. işe gider gibi giyinin, her zaman bakımlı olun. Sahip olmak istediğiniz işle ilgili kitaplar okuyun, araştırmalar yapın. Sık sık kendinizi işin başında olarak hayal edin ve heyecanı yüreğinizde hissedin. Kendinize “işsizim” diye tanımlamayın. “Henüz maaşlı bir işim yok ama çok yakında başlıyorum” gibi olumlu telkin cümleleriyle düşünün, konuşun.
Kısacası değişmek, pozitif ya da aktif olmak için işe alınmayı beklemeyin. şimdi işe BAşLAMIş gibi yaşamaya başlayın. Unutmayın ki hangi frekanstaysanız onun benzeri bir frekansla buluşursunuz.
Arzu BIYIKLIOĞLU
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
iş Bulmak istiyorsanız, iş Bulmuş Gibi Yapın! yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>istedim de Olmadı! yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>– Tabii ki böyle yaşamak istemiyorum artık, kavgadan, kötülükten uzak; para sıkıntısı olmayan, rahatsız edilmediğim, sorunların olmadığı bir hayat istiyorum.
– Tamam kardeşim ben senin ne istemediğini gayet iyi anladım da sen ne istiyorsun, ben onu soruyorum?
– !!!???
işte çoğu insanın beyni böyle ters odaklı çalışıyor. Hayatta ne istediğinden çok ne istemediğine odaklanıyor. Öyle olunca da zihin "sen ne istiyorsun?" sorusunu bile anlamıyor. Odak sürekli kurtulmak istenen şeylerde olunca, kişinin hayatına kurtulmak istediği kişiler ve olaylar daha da çok giriyor. Sonra bir de "Niye benim başıma hep aynı şeyler geliyor?" diye yakınıp aynı durumu bir kez daha hayatına davet ediyor.
işinizden memnun değilseniz ve odağınız o işten kurtulmaktaysa ya işsiz kalırsınız ya da daha uzuuuuun yıllar aynı işi yapmaya devam edersiniz. Oysa asıl isteğiniz, sevdiğiniz yeni bir iş elde etmekse, o zaman başka bir dille konuşmalısınız ki odağınız yerini şaşırmasın. "ZEVKLE ÇALIşACAĞIM, iYi PARA KAZANACAĞIM BiR iş iSTiYORUM" diye kurgulanan bir istek cümlesi, odağınızı doğru yere yöneltecek ve evrene doğru mesajı gönderecektir.
Hayatımızdan çıkmasını istediğiniz şeylerden kurtulmayı dilemek, odağı problemde tutar. Sürekli hastalıktan kurtulmaya odaklanarak hayatınıza daha çok hastalık çağırırsınız. Oysa yapmanız gereken sağlıklı olmaya odaklanmanızdır. Ulaşılmak istenen yeri görmek, düşünmek, arzulamak sizi yolda tutar. Kurtulmak istediğinizi görmek, düşünmek, nefret etmek de sizi yolda tutar. Hangi yolda kalmak istiyorsunuz? Tabii ki güzelliklerde… (Eğer şikâyet ederek ilgi toplamak ve mutlu olmak gibi bir zevkiniz varsa eski yola devam etmenizi tavsiye ederim.)
Bugün güzel bir alıştırma yapmaya ne dersiniz? Hemen bir kâğıt kalem çıkarıp neler istediklerinizi yazın. Hayatınızın tüm önemli alanları için en az üç istek yazın. Kariyer, para, aile, eş, sosyal, sağlık, kişisel gelişim…
Sonra da bu isteklerinizin sahip olduğunuz kadarına şükredin, teşekkür edin. Bu çalışmayı yaparken olumlu ifadeler kullandığınızdan emin olun.
Beni mutlu edecek, yaratıcılığımı kullanabileceğim, ekip çalışmasının olduğu, hafta içi çalışacağım bir iş istiyorum. (Siz daha da detaylandırabilirsiniz.)
Ben, bugün ihtiyaçlarımı karşılayabildiğim bir işim olduğu için şükrediyorum…
iyi iSTEMELER size…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
istedim de Olmadı! yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Kariyer Koçluğu yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Doğru seçimi zaten yapmış kişiler içinse kariyerini bir üst seviyeye taşıması, işini geliştirmesi, daha fazla para kazanması veya terfi etmesi için hedef odaklı ve planlı eylem çalışmaları yapılır.
Kariyer koçluğu lise öğrencilerinden başlayıp her yaş grubu için yapılabilecek bir çalışmadır. Emekli olmuş ama hâlâ kendini mutlu edecek işi bulamamış ya da gerçekleştirememiş kişiler için bile kariyer koçluğu olumlu sonuçlar verir.
Kariyer Koçluğu Neler Sağlar?
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
Kariyer Koçluğu yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>KURUMUN NASIL BiR ENERJi YAYIYOR FARKINDA MISIN? yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>– şikâyet
– Yargılama
– Dedikodu
– Suçlama
– Sorun odaklı bakış açısı
– Saygı ve özdisiplin eksikliği içindeyse kurum içinde iç savaş başlamış demektir. Hatırlayın; kurumu kurum yapan binası veya demirbaşları değil, içinde bütünleştiği çalışanlarıdır.
Peki, siz kurumunuzun nasıl bir enerji alanı içinde olduğunun FARKINDA MISINIZ?
Kurum içinde çalışanların gözleri diğer personele, müdüre, patrona bakar ve
– Hep onlar suçludur.
– Onlar yanlıştır.
– Onlar beceriksizdir.
– Onlar anlayışsızdır.
– Onlar bencildir.
– Onların egosu yüksektir.
– Onlar saygısız, sevgisizdir…
Kimse kolay kolay kendine dönüp bende ne var, neyi daha iyi yapabilirim, nasıl daha ılımlı, hoşgörülü, yardımsever olabilirim, nasıl daha verimli çalışabilirim ya da acaba değiştirmem gereken bir şey var mı diye sormaz. işte FARKINDA MISIN? Çalışmamız tam da bu noktada başlar. Bireylere iç gözlem yaptırarak özfarkındalık kazandırır; böylelikle karşı tarafa uzanan parmaklar kendilerine doğru döner.. Burada elde edilmek istenen kazanım kişilerin diğer personel ya da firma yönetimiyle olan sorunlarının çözüm kaynağının kendi içlerinde olduğunu fark ettirmek ve daha pozitif yaklaşımlar içine girerek, önyargı ve egolarının dışına çıkarak iletişime geçmenin işyerinde mutluluk ve huzuru artıracağına ışık tutmaktır. Bu farkındalık ve akabinde uygulamaların yapılmasıyla da işletme içinde gizli savaşların oluşturduğu enerji alanının daraltarak daha barış ve huzur içinde pozitif bir enerji yayacaktır. Böylelikle kurumun iş dünyasına yaymış olduğu enerji alanı da değişecektir.
Sizin kurumunuzun yaydığı enerjinin FARKINDA MISINIZ?
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP ve Yaşam Koçu
KURUMUN NASIL BiR ENERJi YAYIYOR FARKINDA MISIN? yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Sevginizi Katın yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>Eğer size uygun olmayan, sevmediğiniz bir işe gidiyorsanız en kısa zamanda işinizi değiştirmeniz iyi olacaktır. Ama ben işimi seviyorum, yine de işimde mutsuzum çünkü başarılı değilim, işler istediğim gibi gitmiyor, sorunlar var diyorsanız bu yazı sizin için.
işinize sevgi katmaya ne dersiniz? işinize başka bir gözle bakın. işinizi sevdiğinizi hatırlayın ve şu anda bu işe sahip olduğunuz için teşekkür edin. Sonrada işinizi sevgiyle yapın, bırakın sorunları, eksikleri sadece sevgiyle bakın. Mesela hizmet sektöründeyseniz işinizin parçası olan insanlara sevgiyle bakın. Onlar olmasa bu işi de yapamazdınız. Her gününüz insanlarla birlikte geçiyor. Önyargılarınızı kaldırıp, o insanla yüz yüze de olsanız telefonun bir ucunda da olsanız sevgiyle "hoş geldin" deyin. Aklınızda sadece onu mutlu ederek göndermek olsun. Kim olursa olsun, ona insan olarak değer verin ve bunu da karşı tarafa hissettirin, gözlerinin içine bakarak gülümseyin. Sadece onda olun. Onun fiziksel görüntüsünde ya da davranışlarında sevecek bir şeyler arayın, mutlaka bulursunuz.
Eğer bilgisayar başında çalışıyorsanız işe bilgisayarınızı sevmekle başlayabilirsiniz. Hesap kitap yapıyorsanız rakamları sevin. iş için kullandığınız materyaller varsa onları sevin. Yaptığınız iş, birilerine mutlaka fayda sağlıyordur ve işinizi sevginizi katarak yaparsanız en iyi şekilde yaparsınız. Sevginizi katın.
Bir terzi, insanların kaprislerine kıyafet dikerse işi çok zor olur. Ama insanların ruhlarına hitap ederek, onlarda gülümsemeler yaratmak için kıyafet dikerse işi çok daha kolay ve güzel olur. Bir öğretmen, sınıfa sadece kitaptaki bilgileri aktarmak için girerse işi çok zor olur. Ama çocuklara ışık olduğunu düşünürse, bilgiyi sevgiyle paylaşırsa çok daha güzel olur. Bir satış temsilcisi, sadece kotalara, satış rakamlarına odaklanırsa işi zor olur. Oysa sattığı ürünü severse ve alacak kişilerin insanlığına, mutluluğuna odaklanırsa işi çok daha kolay olur. Yaptığınız yemek bile sevgi katınca malzeme az olsa da bir başka güzel olur. Ne yaparsanız yapın, işinize sevgi katın; hem de bir tutam değil bir tomar… 🙂
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
Sevginizi Katın yazısı ilk önce Arzu Bıyıklıoğlu üzerinde ortaya çıktı.
]]>