Sanmayın ki eşinizle ya da sevgilinizle yaşadığınız ilişkide iki kişisiniz. O ilişkide iki kadın ve iki erkek var, toplamda dört kişi yaşıyorsunuz ve o yüzden iki gönül bir araya gelince samanlık seyran olamıyor. O yüzden iki beden birleşip tek ruh olamıyor, o yüzden iki kalp birleşip birbirine kanat olamıyor ve o yüzden sesler çok fazla ama kimse birbirini duyamıyor…
Şimdi diyeceksiniz ki kim bu diğer kadın ve erkek. Bunlar ne kayınbaba ve anneniz, ne çocuklarınız, ne akıl hocalarınız ne de eski sevgilileriniz… Bunlar, kendinizle ve birbirinize olan algı farklılıklarının yarattığı kadın ve erkekler. Bir ilişkide erkeğin kendi ve eşiyle ilgili bir algısı var, yani onun dünyasına göre algıladığı bir kadın ve kendisi var. Aynı şekilde kadın da kendisini kendine göre algılıyor ve erkeği de yine kendi algısına göre yorumluyor. Doğal olarak kadının kendini algılayış şekliyle erkeğin kadını algılayışı farklı olunca ortaya iki kadın çıkıyor. Aynı şekilde erkeğin kendini algılayış şekliyle kadının erkeği farklı algılaması da ilişkide ikinci erkeği yaratıyor. Oldunuz mu şimdi 4 kişi 🙂 İşte, çatışmaların ve anlaşmazlıkların çıkmasının kökü burada yatıyor. Bir ilişkide bu algılanan kadın ve erkek ne kadar farklıysa çatışmada o kadar büyük ve acılı oluyor. Çiftlerle çalıştığımda (her biriyle ayrı ayrı seans yapıyorum) evli olduklarını bilmesem kesinlikle birbirlerinden bahsettiklerini anlayamayacağım kadar farklılıklar olduğunu görebiliyorum. Tabii ilişkiyi kurtaracak olan, benim bunu algılamam değil çiftlerin bunu fark etmeleri.
Eğer bir ilişkiniz varsa şimdi burada önemli olan soru şu: “Bu ilişkide BİZ gerçekten kaç kişiyiz?” Bunu anlamak için yapabileceğiniz bir yöntem var ama önemli olan esas erkek ve esas kadının birlikte uygulama yapması, dürüst ve samimi olması. Her zaman dediğim gibi önce kendimizle samimiyet 🙂
Bu uygulamayı yapmak için birbirinize bir ya da iki gün tanıyabilirsiniz. Herkes kendisini tanımlayacak hem birey olarak hem de ilişkinin içindeki kadın veya erkek olarak. Yani tam olarak kendi benliğiyle ilgi algısını yazacak. İkinci olarak da partnerinin birey haliyle ve ilişkideki rolünde onunla ilgili algısını, olumlu olumsuz yargılarını, teşhislerini yazacak. Sonra kararlaştırılan gün ve saatte bir araya gelip kâğıtlar değiş tokuş yapılacak… Bakalım kaç kişi varmış sizin ilişkinizde 🙂 Birbirinizle ilgili inkâr edeceğiniz, kabul etmediğiniz şaşırtıcı durumlar çıkarsa boşuna tartışmayın, hazırlıklı olun, şok da olmayın 🙂 Sonuçta o, sizi kendi dünyasında öyle algılıyor. Siz de eşinizi, onun kendiyle ilgili düşüncelerinden farklı algılıyor olabilirsiniz. İyileşme istiyorsanız önce kabul etmelisiniz. Ve daha iyi bir birliktelik yaşamak istiyorsanız yavaş yavaş ikinci kadını ve ikinci erkeği yok etmelisiniz. Bu arada hangi erkeğin ya da hangi kadının esas erkek-esas kadın olduğu da kendini bilme yolundan geçer. Hatırlayın ki her ilişki bize kim olduğumuzu hatırlatmak için vardır, acısıyla tatlısıyla 🙂 Kimse suçlu değil. Herkes birbirinin öğretmeni ve öğrencisidir. Her karşılaştığımız insan bizi ya bir yere götürür ya bir şey öğretir. Tabii direnç göstermeyip, izin verirsek, farkında olursak anlayabilir, işaretleri okuyabiliriz. Bazen ilişkinin bitmesi sancılı bir şekilde davam ettirilmesinden çok daha hayırlıdır. Bu çalışmayı yaparken niyetinizi “senin, benim ve bütünün hayrına OLSUN” olsun güzel insan J
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP ve Yaşam Koçu
www.arzubiyiklioglu.com
instagram @arzu.biyiklioglu